Kadın istihdamında artışın anahtarı: Bakım ekonomisi
Kadın istihdamında artışın anahtarı: Bakım ekonomisi Ekonomik alanda kadın-erkek eşitsizlikleri dünya çapında refah artışına rağmen derinleşiyor.
DİDEM ERYAR ÜNLÜ
Ekonomik alandaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin kaynağında ise ev içi ücretsiz bakım emeğinin kadınlar ve erkekler arasındaki dengesiz dağılımı yatıyor.
Bu dengesiz dağılım kadınların ücretli çalışma hayatına eşit şekilde katılmalarına engel oluyor. Bundan bir süre önce İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İpek İlkkaracan ile bu konuda sohbet etmiştik. Prof. İlkkaracan’ın geliştirdiği Mor Ekonomi kavramı toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir ekonomik düzeni savunuyor.
Mor Ekonomi; bakım ekonomisinin görünür ve merkezde olduğu, bakım emeğinin aileler ve kamusal hizmetler, aile içinde kadınlar ve erkekler arasında eşit paylaşıldığı bir ekonomik düzeni tasvir ediyor.
Oysa bugün dünya genelinde ciddi bir bakım krizi yaşanıyor. Bakım krizi; toplumun insan refahının vazgeçilmez parçası olan bakım emeğini sunma istek ve kapasitesini giderek kaybetmesi anlamına geliyor.
Mor ekonomi de bakım emeğini sürdürülebilir kılma amacıyla, bakım maliyetlerinin yeniden bölüşüm temelinde sistemin işleyişine dahil edilmesi esasına dayanıyor.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), bünyesindeki İş Dünyasında Kadın Komisyonu (İDK) aracılığıyla 2007 yılından bu yana kadınların eğitime, iş hayatına ve siyasete katılımını teşvik eden çalışmalar yürütüyor ve kadının istihdam dünyasındaki durumunu resmeden bir rapor yayınlıyor. Bu yıl sonunda 3.sü yayımlanacak olan İş Dünyasında Kadın Raporu’nun ikinci faz sonuçları ülkemizdeki bakım sorumluluklarının kadın iş gücü üzerindeki etkilerini değerlendiriyor.
Rapora göre eşinin çalışmasını istemeyenlerin sayısı 2015 yılında 2007 yılına göre yüzde 50 oranında azalmış; fakat kadınlar çocuk ve yaşlı bakımı nedeniyle çalışma hayatının ya başında ya da ortasında çalışma hayatından ayrılmak zorunda kalıyor.
Kadına destek olacak bir sistem gerekiyor
TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu “Kadın güçlenirse, toplum güçlenir” diyor ve “Kadınların sadece iş hayatına katılımı değil, iş hayatındaki kadınların da bakım sorumlulukları nedeniyle çalışmaktan vazgeçmeyecekleri bir sistemi oluşturmamız gerekiyor” diye ekliyor.
Kadooğlu’nun verdiği bilgilere göre, 2015 yılına kadar olan 5 yıllık dönemde yaklaşık 1 milyon kadın çocuk bakımı, yaklaşık 112 bin kadın ise yaşlı bakımı nedeniyle iş hayatını bırakmış.
Kadooğlu, “Kadınların iş gücüne katılımını artırırken, sosyal bir devletin sağlaması gereken temel ihtiyaçlar nedeniyle çalışma hayatından uzaklaşmaları kabul edilebilir bir durum değil. Kreş konusunda atılacak adımlar önemli ama bakım sigortası sisteminin çok hızlı bir şekilde kurulması halinde ilk etapta söz konusu hizmetlerde çalışacak 500 bin kadın için ilave istihdam sağlanabileceği gibi, iş gücü piyasasından kaçan yaklaşık 1 milyon 112 bin kadını da geri getirebiliriz” yorumlarını yapıyor.
Raporu hazırlayanlardan Prof. Dr. Oğuz Karadeniz’in dikkat çektiği konu ise, kreş sayısının yetersizliği, kreş ücretlerinin yüksekliği ve hizmet kalitesine olan güvensizlik gibi sorunların çocuk bakımında annelere ek sorumluluklar yüklediği yönünde. Prof. Karadeniz, çocuk bakım-kreş fonu ve bakım sigortası yoluyla çocuk, engelli ve yaşlı bakım hizmetlerini finanse eden sosyal güvenlik sistemlerinin etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini söylüyor.
GSYİH’nın yüzde 1’i yeterli
TÜRKONFED İDK Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık ise, Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın (GSYİH) yılda sadece yüzde 1'lik kısmının yaşlı ve engelli bakımı için bir fona ayrılması halinde, engelli ve yaşlı bakımı ile rehabilitasyonu alanlarında istihdam artışı sağlanabileceğini ifade ediyor. Açık, “Söz konusu fonun kaynağı için, Genel Sağlık Sigortası primlerinin bir bölümü ile genel bütçeden fona sağlanacak katkılardan yararlanılabilir” diyor.
Kadınların yüzde 7.2'si yarı zamanlı çalışıyor
TÜRKONFED 3. İş Dünyasında Kadın Raporu II. Faz sonuçları şöyle:
● 2017 yılı Mart ayı itibarıyla, yoksul hanelerde bakıma muhtaç yaşlı ya da engelliye bakan 485 bin kişiye bakım ödeneği verilmesine rağmen, bu kişiler profesyonel bakıcı olmadığı için sosyal güvenceleri bulunmuyor. Nitelikli bakım elemanı ihtiyacı çok yüksek olan Türkiye’de, bakım sigortasının kurulması ve etkin bir şekilde uygulanması halinde, kısa dönemde söz konusu hizmetlerde çalışacak ilave 500 bin kadın, uzun dönemde ise yaşlanan nüfus ile birlikte 1 milyon kadın için ilave istihdam sağlanabilir. İş gücü piyasasından uzaklaşan kadınlar da geri dönebilir.
● Kadınların yüzde 45,6’sı 1.000 TL’nin altında aylık alırken, bu oranın erkeklerde yüzde 31’e düştüğü görülüyor. Kadınlar arasındaki ücret farklılaşması erkeklere göre daha adaletsiz bir yapı gösteriyor.
● Çalışan kadınların toplamda yüzde 7,2’si yarı zamanlı çalışırken, bu oran en düşük gelir grubu olan 830 TL ve altındaki grupta yüzde 15,9’a kadar çıkıyor.
● Avrupa Birliği (AB) ülkelerine göre Türkiye, emeklilik ve yaşlılık harcamalarına daha fazla kaynak ayırıyor. Yüzde 8 yaşlı nüfus oranı ile AB (Yüzde 19,2) ortalamasının çok altında olan Türkiye’de yaşlılık harcamalarına ayrılan pay yüzde 48 ile 28 AB üyesi ülkenin de üzerinde bulunuyor. Dul ve yetim aylıklarına ayrılan pay ise AB ortalamasının neredeyse iki katına ulaşıyor.
● Kadınların iş gücüne katılımını kolaylaştıracak çocuk, yaşlı ve engelli bakım hizmetlerine yönelik sosyal güvenlik harcamalarına ise Türkiye’nin daha az kaynak ayırdığı görülüyor. Aile ve çocuk harcamalarında ise söz konusu payın AB ortalaması yüzde 8,55 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 3,12’ye düşüyor. Bu tablo ile genç nüfusa sahip bir ülke olan Türkiye’nin, aileye ve çocuğa yönelik sosyal güvenlik mekanizmalarını daha etkin kullanması gerektiğinin altı çiziliyor.
Kaynak: Dünya
Yayımlanma Tarihi: 25 Ağustos 2017 Cuma