Tüm dünya önlem almazsa gelir eşitsizliği ve kutuplaşma artacak
2017 Yılı Küresel Risk Raporu’na göre önümüzdeki 10 yıl içinde küresel gelişmeleri şekillendirecek en önemli riskler, yoğunlaşan çevresel tehlikeler; sosyo-ekonomik eşitsizlikler; toplumsal kutuplaşma ve teknolojik riskler olacak.
Didem ERYAR ÜNLÜ
Dünya Ekonomi Forumu Başkanı Prof. Klaus Schwab’ın “Duyarlı ve Sorumlu Liderlik Çağrısı”na yer vermiş ve bu çağrının aciliyetinin 2017 Küresel Riskler Raporu’ndan kaynaklandığını belirtmiştik.
Dünya Ekonomi Forumu 2017 Yılı Küresel Risk Raporu açıklandı. Raporun bulgularına göre önümüzdeki 10 yıl içinde küresel gelişmeleri şekillendirecek en önemli riskler ekonomik eşitsizlik, toplumsal kutuplaşma ve yoğunlaşan çevresel tehlikeler olarak sıralandı.
Bir önceki dönem ilk 3 risk çevresel, kitle imha silahları ve su krizi olarak sıralanmıştı. Bu yılki ankette birbiriyle en bağlantılı iki riskin yüksek yapısal işsizlik veya eksik istihdam ve yoğun sosyal istikrarsızlık olduğu görüldü. Farklı sektörlerden 750 uzmana sorularak hazırlanan ve 140 ülkenin incelendiği raporda önümüzdeki 10 yılda krizlerin ve dalgalanmaların artmasını önlemek adına dünya liderlerinin ortak aksiyonuna ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.
Marsh & McLennan Companies ve Zurich Insurance Group katkılarıyla hazırlanan 2017 Yılı Küresel Riskler Raporu’na göre uluslararası iş birliği ve uzun vadeli görüşlerin öne çıktığı daha kapsayıcı toplumlar inşa edilmesi halinde risklerin kilit etmenleri durdurulabilir veya tersine çevrilebilir.
Artan gelir eşitsizliği ve toplumsal kutuplaşma gibi eğilimler 2016 yılında politik değişimleri tetikledi. Eğer acil eylemler alınmazsa, bu eğilimler 2017 yılındaki küresel riskleri daha da artıracak.
“Acil eylem planı yapılmalı”
Raporu değerlendiren Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik ve Riskler Başkanı Margareta Drzeniek-Hanouz, “Politik ve ideolojik farklılıkların üstesinden gelmenin yollarını belirlemek ve kritik zorlukların çözümünde birlikte çalışmak için liderlerin bir acil eylem planı yapması gerekiyor. 2016 yılının iklim değişikliğine yönelik momentumun bunun mümkün olduğunu ve diğer riskleri sıfırlamayı amaçlayan uluslararası düzeyde toplu eylemlerin gerçekleştirilebileceğini gösteriyor” diyor.
Raporda desteği bulunan Zurich Sigorta Grubu’nun Risk Grup Başkanı Cecilia Reyes de teknolojik ilerlemenin zorluklar yarattığı yıkıcı zamanlarda yaşandığına dikkat çekerek, “Hükümetler artık tarihsel düzeyde sosyal korumayı sağlayamıyor. Hükümet finansmanlarının daha da bozulmasını ve toplumsal huzursuzluğun şiddetlenmesini önlemek için iş birliği önemli” yorumlarını yapıyor.
Siyasi değişimler iklimle mücadeleye engel
Uzmanlar gelişmekte olan teknolojiler arasında yapay zeka ve robotların yüksek potansiyel yararlarının olduğunu keşfettiler. Ancak aynı zamanda uzmanlar teknolojinin hem olumsuz sonuçlar için en yüksek potansiyele sahip olduğunu hem de daha iyi yönetişim için en büyük gereksinim olduğunu belirtiyorlar. Öte yandan 2016 yılında ABD ve Çin dahil olmak üzere bir dizi ülkenin Paris Anlaşması’nı onaylamasıyla dünya iklim alanında önemli ilerleme kaydederken, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki siyasi değişimin bu ilerlemeyi riske attığı belirtiliyor. Ayrıca bu durumun, liderlerin en acil ekonomik ve toplumsal risklerle mücadelesinde uluslararası düzeyde bir eylem planı üzerinde anlaşmaya varmasının zorluğunu vurguladığına dikkat çekiliyor.
Yapay zekâ hem risk hem en büyük gereksinim
Raporda teknolojinin bir yandan günümüz risk ve zorluklarına karşı inovatif çözümler üretirken; diğer yandan iş dünyası, hükümetler ve uluslararası düzeyde yeni risklerini beraberinde getirebileceğine dikkat çekiliyor. Dördüncü Endüstri Devrimi’nin küresel riskleri artırma eğilimi, Rapor’un Küresel Risk Algılama Araştırması’nda inceleniyor. Uzmanlar, 12 farklı gelişmekte olan teknolojinin analizlerine dayanarak yapay zekâ ve robotların hem olumsuz sonuçlar için en yüksek potansiyele sahip, hem de daha iyi yönetişim için en büyük gereksinim olduğunu belirtiyorlar.
İşsizlik, iş dünyası için en büyük ekonomik risk
Dramatik siyasi gelişmelerin yaşandığı 2016 sonrasında bu yıl öne çıkan en büyük 10 risk arasındaki tek ekonomik faktör işsizlik. 750 uzman tarafından yapılan değerlendirmeye göre, artan kutuplaşma, cılız ekonomik canlanmadan kaynaklanan eşitsizlik ve hızlı teknolojik değişimlerin yansıması olarak ortaya çıkan işsizliğin olası etkileri 2017’de iş dünyasının karşı karşıya kalabileceği en önemli risk olarak gösteriliyor. İkinci risk ise enerji fiyatı şokları. Fiyatlarda yaşanabilecek hızlı çıkış ve düşüşlerin, enerjiye bağımlı endüstriler ve tüketiciler üzerindeki ekonomik baskıları artırabileceği belirtiliyor. Olası finans krizleri üçüncü sırada. Özellikle ülkelerin artan borç yükünün, borç ve likidite krizine yol açmasından endişe duyuluyor. Ulusal yönetimlerin çökmesi dünya genelinde iş dünyasını sarsabilecek bir diğer ekonomik risk olarak karşımıza çıkıyor. Kanunların yetersiz kalması, büyük çaplı yolsuzluklar, jeopolitik açıdan önemli bir ülkenin siyasi çıkmazsa girmesi bu tip riskler arasında yer alıyor. Latin Amerika’daki katılımcılar, bu maddeyi, içinde bulundukları bölge için en büyük ekonomik risk olarak nitelendirmişler. Toplumsal istikrarsızlık da ekonomiyi baskılayacak diğer önemli risk. Küresel Riskler raporunda, sosyoekonomik sorunların çözümlenmesi için küresel ekonominin yeniden güçlü yoluna sokulması gerektiği uyarısı yapılıyor. Ancak sadece büyümenin, ‘sahip olanlar’ ve ‘olmayanlar’ arasındaki derin sosyal uçurumun tamir edilmesinde yeterli olmayacağı belirtiliyor ve daha fazla reform çağrısı yapılıyor.
Sosyal güvenlik alternatifleri gerekli
Sosyo-ekonomik riskler özellikle artan gelir eşitsizliği ve dünyanın etnik, dini ve kültürel farklılıklardan dolayı kutuplaşmasına kaynaklanıyor. Geopolitik risklerin yanı sıra, sosyal güvenlik sistemlerinin 2008 finans krizinden bu yana tehdit altında olduğuna dikkat çekilen raporda geleneksel olmayan istihdam modellerinin yarattığı olumsuzluklara, tasarruf oranlarını aşağı çeken uzun süreli düşük faiz uygulamalarına ve sosyal güvenlik sistemleri üzerinde baskı yaratan yaşlanan toplumlara dikkat çekiliyor. Tüm bu unsurların bireyler üzerindeki maliyet ve risk oranını artırdığına yer veren rapor, ekonomik büyümenin de zarar gördüğünün altını çiziyor. Rapora göre 2017 yılının yeni gerçeklerine uyum sağlayacak esnekliğe sahip olmak için yeni sosyal güvenlik alternatifl erine ihtiyacımız var. En iyi sosyal güvenlik çözümlerini sağlamak için devlet, iş dünyası ve bireyler arasında işbirliğinin şart olduğuna yer verilen raporda, bir an önce harekete geçilmediği takdirde, finansal ve sosyal memnuniyetsizliklerin artacağı öngörülüyor.
Gerçekleşme ihtimali en fazla olan 10 risk
- Aşırı hava olayları
- Büyük çaplı zoraki göç
- Doğal afetler
- Terör saldırıları
- Veri yolsuzluğu veya hırsızlığı
- Siber saldırılar
- Yasadışı ticaret
- İnsan kaynaklı çevre felaketleri
- Devletler arası çatışmalar
- Ulusal yönetişim başarısızlıkları
- Kitlesel imha silahları
- Aşırı hava olayları
- Su krizleri
- Doğal afetler
- İklim değişikliği ile mücadele ve uyumda başarısızlık
- Büyük çaplı zoraki göç
- Gıda krizleri
- Terör saldırıları
- Devletler arası çatışmalar
- İşsizlik veya eksik istihdam
Tüm bu zorlukları aşmak için raporda işaret edilen çözüm oldukça net: Uluslararası işbirliği. Tüm dünyanın bir araya gelip, küresel ısınma, küreselleşme, 4. Sanayi Devrimi’ne uyum sağlama gibi konulara yönelik ortak çözümler üretmesi gerekiyor. Her geçen gün daha bağlantılı ve bağımlı bir hale gelen dünyada, risklerle mücadele etmek için farklı ülkeler, sektörler ve toplumlar arasında işbirliği şart.
Kaynak: Dünya
Yayımlanma Tarihi: 27 Temmuz 2017 Perşembe